Es-Seyyid Eş-Şeyh İmam Abdulkadir El-Cezayiri (ks)

Emir Hacı Abdülkadir Cezairi bin Muhyiddin, 1223’de (6 Eylül 1808) Batı Cezayir’de Muasker şehri civarında bir zaviyede dünyaya geldi. Soyu Hazret-i Hasan (RA) efendimize dayanmaktadır. Babası Şeyh Muhyiddin efendi bir Kadiri şeyhi idi. Cedlerinden Seyyid Muhammed bin Abdülkadir, Barboros Hayreddin paşanın Cezayir fethinde bir nefer gibi çalıştığı için Osmanlı Sultanları bu aileye büyük izzet ve itibar gösterirlerdi. Cezayir'in bir eyaleti olan Vahran(Oran)'da tahsilini tamamlayan  İmam Abdülkadir Cezayiri çok köklü dini eğitim aldı. Küçük yaşta hafız oldu. Medrese ve tekke eğitiminin yanında aynı zamanda iyi bir at binicisi ve keskin bir nişancı olarak yetişti. Daha gençliğinde dini ilimlerdeki kudreti, insanları teshir eden hitabeti, İslam tarihine dair geniş malumatı, cesaret ve kahramanlığı, takva ve fazileti ile şöhret buldu.

Kazandığı bu saygınlık ileriki dönemlerde kurtuluş mücadelesinde herkes tarafından kabul edilmesinde büyük bir vesile oldu. Haşim kabilesinin en nüfuzlularından biri olan ailesi,uzun müddet Fas'ta ikamet ettikten sonra, 18.yy'da Oran beyliğine hicret ederek orada yerleşmiştir. Bu ailenin Şeriflikten (Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere verilen unvan) dolayı haiz bulunduğu itibara İmam Abdülkadir Cezayirinin büyük babası Mustafa bin Muhammed bin Muhtar'ın ve bilhassa babası Şeyh Muhyiddin'in zühd ve takva ile kazandıkları şöhret de inzimam etmişti.
Cezayir’in Fransız çizmelerinin işgaline uğramasından üç sene evvel yani 1827’de babası ile birlikte, Hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara seyahate çıktı. Hicaz’da Kafkas kartalı İmam Şamil’le tanıştı. Bu iki büyük dava adamının tarihi buluşması çok anlamlıdır. İki aksiyoner ruh İslam toplumunun kurtuluşuna çareler aradılar, fikirler ortaya koydular.

Hac görevini tamamladıktan sonra Şam’a geçti. Bu şehirde, 19. asrın Müceddidi olarak kabul edilen Mevlana Halid-i Bağdadi(k.s.a.) hazretlerini ziyaret ettiğini bazı kaynaklar yazmaktaysa da, ihtimali düşük görülmektedir. Zira; Mevlana Halid Bağdadi(k.s.a.)hazretleri 1826 yılında vefat etmişleridir. Herhalde onun halifeleri ile görüşmüş olabilir. Üç senelik bu seyahatinde bir müddet kaldığı Bağdat’ta Kadiri tarikatının o zamanki en büyük şeyhi Mahmud El Geylani’den Kadiri tarikatında icazet aldı..

1830’da Fransız askerlerinin Cezayir’e girdiğini duyar duymaz yurduna döndü. Cezayir halkı faziletli babası Şeyh Muhyiddin’in etrafında halelendilerse de, bu muhterem zatın çok yaşlı olması sebebiyle nazarlar oğluna çevrildi ve nihayet 22 Kasım 1832’de, Recep ayında Emir el Müminin olarak seçildi. Kaderin bir cilvesi olarak teslim olacağı 1847 yılına kadar sömürgeci Fransız ordusuna karşı eşine az rastlanır bir direnişle mücadele etti. Sonunda esir düştü. 5 yıl Fransa’daki esaret yıllarından sonra Payitahta geldi ve Sultan 1.Abdülmacid Han ile görüştü.Bursa’da kendisine tahsis edilen bir konağa yerleşti. Kendisini tamamen ilme verdi. 1855’de Bursa’da şiddetli bir deprem oldu. Bu depremden sonra Emir Abdülkadir Şam’a yerleşti. Bundan sonraki hayatını tamamıyla İslami çalışmalara ve ilme verdi.
Daha sonra 1870 senesinde tekrar Hacca gitti ve iki sene kaldı. Şeyh Şamil’le ikinci görüşmesi de bu zamanda olmuştur. Hac seyahatinde Mısır'a uğrayıp, Mısır Hidivi İsmail Paşanın misafiri olarak Kahire'de bulunan İmam Şamil'le, yine Paşanın davetlisi olarak saraya gelen Emir Abdülkadir hazretlerinin tarihi buluşması Kahire'de büyük heyecana vesile oldu ve halk bu iki İslam kahramanını görebilmek için saraya akın etti..

Hac farizasını eda eden bu büyük mücahid tekrar Şam’a avdet etti. 1883 senesinde 75 yaşında bu şehirde Demir köyünde dar-ı Bekaya intikal etti. Cenazesi tasavvufta en çok etkilendiğini söylediği zatın, Şeyh Muhyiddin-i Arabi’nin türbesi içine defnolundu.

Bugün Cezayir halkınca ülkenin en büyük kişilerinden biri kabul edilen Emir Abdülkadir'in kemikleri 1966'da Şam'dan getirilerek El Aliye mezarlığındaki şehitler bölümüne nakledildi.

ESERLERİ
Mücahitliğinin yanında derin bir ilme de sahip olan Şeyh Abdülkadir Cezairi sağlam ve ince fikirler serdettiği ilmi eserler de vermiştir. Kendisi büyük bir tefsir ve hadis alimi olduğu gibi, aynı zaman da seviyeli şiirleri olan bir şairdir de.

Önemli eserlerini aşağıda alıyoruz:
1-Risale-tül Ayan: Emirin siyasi düşüncelerini ihtiva eden ve hicret meselesini ele aldığı kitabıdır.
2- Zikr-ul akıl ve tenbih-ül gafil: Felsefi ve tasavvufi meseleleri işlediği bu eserini Bursa’da kaleme almıştır.
3- Nuzhet-ul Hatır fi karız’il Emir Abdülkadir: Şiirlerini topladığı divanıdır.