Es-Seyyid Eş-Şeyh Ali Sezai Maraşi (ks)

Şeyh Ali Sezai (Kurtaran) Efendi, Kahramanmaraş’ın kahramanlık payesini almasında çok önemli bir rolü olan kurtuluş mücadelesinde adeta manevi komutanlık yapmış bir şahsiyettir. Ali Sezai Hoca ya da Şıh Ali Efendi olarak anılan Şeyh Ali Sezai Efendi, Emir Abdülcelil zade olup şecere yönünden de Hazreti Hüseyin’in (r.a.) soyundan geldiği için seyyit’dir. Bilinen ilk dedesi Emir Abdülcelil’dir. Onun oğlu Veli Mehmet, onun da oğlu Hacı Ahmet’dir. Şeyh Ali Sezai Efendi, Hacı Ahmet Efendi’nin oğlu olup annesi de Fatma hanımdır. 1867 yılında Şekerli mahallesinde dünyaya gelmiştir. Daha 5 yaşında iken babası ölmüş ve kız kardeşi Ayşe hanımla öksüz kalmışlardır. Eniştesi Saraç İbrahim efendinin bir ara Hatay’ın Akbez kasabasına göçmesiyle kendisi de birlikte götürülerek oradaki Fransız okuluna bir müddet devam ettirildiği için Fransızcayı öğrenmiştir.

Daha sonra Kur’an, dinî dersler ve diğer genel bilgileri o yörenin hoca efendilerinden öğrenmiştir. 17 yaşında iken halkın saygı duyduğu Rufai şeyhi Şakir efendi’nin müridi olarak tekkesine devam eder ve şeyh efendinin tavsiyesi ile sakal bırakır. Bir süre sonra şeyhinin gönlünü kazanarak icazete lâyık görülür ve 24 yaşında iken şeyhliği tasdik edilir. 1892 yılında da Nakşibendi şeyhi Darendeli Hacı Mehmet Efendi’den Nakşibendi, 1893 yılında da Urfalı şeyh Mustafa Efendi’den ikinci defa Nakşibendi şeyhliği icazeti almaya hak kazanmıştır. 1896 yılında Kalalı İmam zade Hacı Osman Efendi’den Kadirî ve Halep nakibi Mehmet Ebülhüdâ efendi’den ikinci bir Rufai şeyhliği icazeti almıştır. Sahip olduğu Fıkıh bilgisini Maraş’ta tekkesine devam ettiği şeyhi Kalalı Hacı Osman Efendi’den öğrenmiştir. “Şeriat bilgisine vakıf olmayan bir insanın şeyh olamayacağını ve bir şeyh efendinin dört mezhebe mensup müslümanların da sorunlarına açıklık getirebilecek bilgiye sahip olması gerektiğine” inanırdı. Maraş’ta Alaüddevle vakıflarından olan ve Hatuniye camii civarındaki Çiftli Zâviye, bu zâviyeyi yöneten ve Pazarcıklı Osman Dede’nin müridleri olan zâviyedarların ölümünden sonra, 1862 yılından beri zâviyedarlığı kimseye verilmediği için bakımsız kalmıştı. Zamanla harabeye dönmek üzere olan bu zâviye ve müştemilatının bakımı ve onarımını üstlenen Şeyh Ali Sezai Efendi, 1894 yılından itibaren zaviyede 5 vakit ezan okunup namaz kılınır hale getirmiş ve haftanın muayyen günlerinde yapılan Rufai zikir âyinlerini de yönetmiştir. Sonunda 1912 yılında Padişahlık Evkaf Nazırlığının beratı ile Zâviye ve zâviyeye ait olan üç dükkan ve diğer müştemilatın bakım onarımından sorumlu olmak şartıyla Zâviyedarlık görevi Şeyh Ali Sezai Efendiye verilmiştir. Zâviyede cemaatla namaz kılma ve zikir âyinlerinin yanı sıra gündüzleri de yetenekli çocuklara din dersleri verilmiştir. Zâviye aynı zamanda anlaşmazlıkların giderildiği ve küskünlerin barıştırıldığı bir görevi de üstlenmiştir. Çiftli Zâviye, kurtuluş savaşında içindeki geniş kapsamlı kütüphanesi de dahil olmak üzere bütün eşyaları ile yanmıştır. Kurtuluş savaşının o hengâmesinde Şeyh Ali Sezai’nin Şekerli mahallesindeki evi ile zâviye bitişiğindeki kaldığı ev de yanmıştır. Zâviyede çocuklara yönelik din dersleri, güzel yazı yazma ve diğer genel bilgilerden istifade etmek isteyen bazı yahudi aileler de çocuklarını zaman zaman buraya göndermişlerdir. Tekke ve zâviyelerin Kanunla yasaklanmasıyla Türkiye genelindeki tekke ve zâviyelerle birlikte Çiftli Zâviye de kapatılmıştır.

Maraş’ın kurtuluşundan sonra Türkiye genelinde devam eden Millî Mücadele’nin başarısı için Maraş’ta yeni yeni teşekkül ettirilen askerî birliklerin bilgilendirilmesi ve moral kazandırılmasında Şeyh Ali Sezai Efendi görevlendirilmiştir. Daha sonra 1924 yılında gezici öğretmenlik görevi verildiği için Pazarcık ilçesi köylerindeki vatandaşlarımızın devlete olan bağlılığını ve itaatlerini arttırmıştır. Hatta Fransız ve İngiliz ajanların bu köylerdeki insanlarımıza yönelik olumsuz propagandalar bile etkisiz olmuştur. Gezici öğretmenlik görevi 1926 yılına kadar devam etmiş olup daha sonra Maraş merkez vaizliğine tayin edilmiştir. 1937 yılında ölümüne kadar Ulu Camiideki vaizlik görevini sürdürmüştür. Soyadı Kanunun çıkması ile Maraş Valisi Fahrettin KİPER’in tavsiyesi ile Şeyh Ali Sezai Efendi, KURTARAN soyadını almıştır.

Şeyh Ali Sezai Efendi, heybetli bir görünüşe sahip olduğu halde güler yüzlü ve alçak gönüllü bir kişiliğe sahipti. Maraş’taki Hristiyan ve Yahudi din adamları ile iyi bir diyaloğ içinde olmuştur. Bundan dolayıdır ki Müslüman ve gayri müslim halkımızın sevgisini kazanmıştır. Etkileyici bir hitabet gücüne sahip olduğu için millî bayramlarda görev verilerek halka hitabederdi. Kişisel olarak hiçbir derdinin olmadığını söyler ve hasta yatağında bile ziyaretine gelenlere Allah’a şükrettiğini belirtirdi.


Zamanının manevi dinamiklerinden olan gönül insanı, dertlilerin dert ortağı, zamanı gelince irşad kaleminin yanı sıra kılıncı da kuşanmasını bilen Şeyh Ali Sezai Efendi; zâviyede hoca, mahallede vatandaş, evinde şefkatli bir eş ve baba, kurtuluş mücadelesinde de teşkilatçı bir manevi komutandır. Ömrünü dini, devleti, milleti ve dervişleri olan talebelerine adamış olan Şeyh Ali Sezai Efendi nihayet 11 Haziran 1937 yılında Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ardında gözü yaşlı bir eş, ikisi erkek olmak üzere altı çocuğunu geride bırakmıştır. Şeyhin vefâtı ile talebeleri de boynu bükük mahzun kalmıştır. Mezarı Kahramanmaraş Şeyhadil mezarlığındadır. Mezar taşında yeşil sarık şekli verilmiştir. Başucundaki taşta günümüz Türkçesi ile ayakucunda ki taşta da arapça ifadeli tanıtım yazısı vardır. Mezarının yanında eşi ve ailesinin diğer fertlerine ait mezarlar vardır.

Şeyh Ali Sezai Efendi,  Hacı Mustafa YARDIMEDİCİ ve Sofu Ökkeş MARAŞLIOĞLU efendiler gibi iki önemli şahsiyeti hilafet mertebesine taşımıştır.